Hakkımızda

 

 

 

 Prof. Dr. Halûk Harun Duman

(Marmara Üniversitesi)

Türkoloji’nin önemi…

Türkoloji kavramı bazı tutucu çevreler tarafından çok da hoş karşılanmayan bir ifadedir. Özellikle muhafazakâr kesimin Cemil Meriç’ten ilham alarak “yüz kızartıcı” bulduğu kavram bütün dünyada Türk ve Türklük üzerine araştırma yapanları kapsamaktadır. Önemli bir düşünür olan Cemil Meriç’in öznel değerlendirmesini bir kenara bırakırsak Türkoloji, Türk kavramına -loji ekinin eklenmesi ile oluşturulmuş bir kavramdır. -loji eki sonuna geldiği kavramları “bilimsel anlamda söz söylenebilecek alan veya araştırma alanı” yapan bir ektir. Örneğin müzikoloji müzik alanında, astroloji gökbilim alanında, biyoloji doğal varlıklar alanında bilimsel, yani sistematik araştırma yapmak demektir. Bu alanlarda araştırma yapan kişiler de -log eki ile belirtilir. Türkolog: Türkler üzerine bilimsel araştırma yapanları kapsar. Müzikolog: Müzik alanında yazan çizenleri ifade eder. 

Bilindiği gibi XIX yy.da bilimler arasında büyük bir ayrışma yaşandı. Eski dünyanın “her şeyi bilen bilim adamı” anlayışı yerini ayrıntı sayılabilecek konularda derinlemesine bilgi sahibi olan insanlara bıraktır. Örneğin eskiden bir doktor alanı olsun olmasın hemen her hastalığa bakardı. 1960-70’li yıllardan sonra uzmanlaşma başladı ve farklı alanlarda doktorlar yetişti. Bunun gibi Türkoloji de özellikle XIX. yy.da Rusya’da ortaya çıkan ve gelişen bir bilim dalı oldu. Ruslar geniş coğrafyaları içinde bulunan farklı ulusların dil, tarih ve kültürleri üzerine yoğun bilimsel araştırmalar yapmaya başladılar. Bunun temel sebebi söz konusu ulusların karakterlerini tanımak ve daha kolay idare etmekti. Yani bilim, Romalılarda olduğu gibi sömürgeciler tarafından stratejik ve siyasi bir amaca hizmet etmek için kullanılmaya başlandı. 

 yazının devamı…

Türkler ve Türklerin yaşadıkları coğrafyalar eski çağlardan beri yabancı meraklıların dikkatini çeken bir konu oldu. Özellikle ilk seyyahlar başta Anadolu olmak üzere Türkistan’a yolculuk yaparak Türkleri daha yakından görme ve tanımaya çalıştılar. Bunlar arasında İslamiyet’i yaymak için dönemin halifesi tarafından 921 yılında görevlendirilen İbn Fadlan’ın gezi yazıları çok önemli bir yer tutar. İbn Fadlan, Türk beylerinin aldıkları rüşvetle Müslüman olmaları, Türk halkının adetleri, gelenekleri, uğraşları vs. gibi konularda geniş bilgiler verir. Onun tanıklığıyla XI. yy. Türkleri hakkında ayrıntılı bilgi ediniriz.  Bu tür çalışmalar batılı seyyahlar tarafından da sıkça yapılır. Şüphesiz bunların hepsi çok önemli çalışmalardır. Ancak “Türkoloji” kavramı içinde değerlendirilemeyen eserlerdir.

“Türkoloji” daha çok bilimsel kavram ve kuramlar ışığında sistematik şekilde Türklük alanına eğilmek ve çalışma yapmayı kapsar. Türk dili, edebiyatı, tarihi ve kültürü bu alanla ilgilenenler tarafından bilimsel kıstaslarla incelenir. Bu açıdan 1795 yılında Paris’te “Ecole des Languages Orientales Vivantes”‘de kurulan Türkoloji Kürsüsü ilk araştırma merkezlerinden biridir. Bunu sonraki yıllarda farklı batı ve doğu ülkeleri de takip eder.

Türkoloji” son dönemlerde ne yazık ki daha çok Türk dili veya Türkçe üzerine çalışanları kapsayan bir alan olarak ele alındığı görülür. Bu çok dar ve kısıtlayıcı bir bakış açısıdır. Özellikle Türkoloji alanında yapılan çalışmaları hoş karşılamayan ve kendilerini Arap-Fars veya Batı kültürüne daha yakın gören çevrelerin bu kapsam daraltmasında önemli etkileri olduğu gözlenir. İlahiyat kökenli Türk dilciler veya edebiyatçılar tarafından Türkoloji çalışmaları böylece adeta dumura uğratılır. Üstü örtülmeye ve yanan meşale söndürülmeye çalışılır. Türklerin İslamiyet’ten önceki dönemleriyle ilgilenen Türkologlar dışlanır, dil araştırmaları yapan bazı kurumlarda bilinçli bir şekilde devre dışı bırakılırlar.

Ancak hiçbir güç için için yayan Türklük ateşini ve Türkoloji ruhunu söndürmeye yetmeyecektir. Bu amaçla oluşturduğumuz türkoloji.com sitesi de söndürülmeye çalışılan ateşi yeniden körükleyecek ve daha güçlü yanmasını sağlayacaktır. Türklük meşalesi gibi Türkoloji meşalesi de genç kuşaklar ve idealist gençler tarafından sahiplenilecektir. Şovenist veya ırkçı söylemlerden uzak kalarak Türklüğün ve Türk kültürünün izinleri araştırılacaktır. Türkçe bilen, konuşanlar, yazanlar hangi ırk, soy ve soptan gelirlerse gelsinler hissettikleri duygularla büyük Türk ailesinin üyesidirler. Kendi kültürel bağları ve geçmişleri ile gurur duyarak Türk kültürüne hizmet edebilirler. Bu açıdan sitemiz kültürel zenginliğimiz gün yüzüne çıkarıldığı ortam olacaktır. Var olmak, bir olmak ve diri olmanın en temel şartı gücümüzü köklerimizden almaktır. Bu açıdan www.türkoloji.com sitesi köklere yapacağı yolculukta sizleri de yanında bekliyor…